Yeni Anneye Mektup

Sevgili Yeni Anne,

Öncelikle Allah sabır versin der gözlerinden öperek mektubuma başlamak isterim. Senin altı yıl sonraki halinden sana sesleniyorum. Aşağıda bir dizi tavsiye bulacaksın. Büyük bir kısmını uygulayamayacaksın. Elinde değil, üzülme.

Bak başladım bile ilk tavsiyem bu olsun… ‘Elinde değil, üzülme’ sana ilk tavsiyem olsun.

– Her kafadan ses çıkıyor. İnternet uzman görüşü kaynıyor. Bir de dizi dizi kitaplar var. Uzmanları ve her türlü kafadaki her türlü sesi boş ver. İçinden geleni bilmeye gayret et. Yatağı ayır, aynı yatakta yat. Memeden ayır, üç sene emzir… Sevgili yeni anne, biliyorum biri doğrusunu bilsin ve sana söylesin istiyorsun, ama en doğrusu içinden gelende. En doğru olan yapabildiğinde. Rahatı öyle bulduysan al bebeği koynuna yat. Oda ayırınca huzura kavuştuysan, odayı ayır. Kulak vereceğin dışarıdan gelen yegane sesler; senin iç sesini güçlendirenler olsun. Kendi yolunu bulduranlar.

– Canımın içi yeni anne, geçecek! Hani çocuk büyüdükçe derdi de büyüyor diyorlar ya o yalan dostum. Her geçen gün işin kolaylaşacak, çocuğun büyüyüp bağımsızlaşacak, annelik yükün azalacak. Şundan 1-2 ay sonra bile her şey daha hafiflemiş olacak.

– Çocuğun uykusudur, anne sütüdür, katı gıdaya geçmesidir bunları annelik sınavı gibi görme. Soluğunu her şey için tüketme. Annelik rolü giderek azalsa da, annelik ölene kadar… Bu uzun koşuda daha ne anneliklerin olacak. Bir tanesinde işler yolunda gitmese ötekisinde gider. Geriye dönüp baktığında bugün ölüm kalım meselesi olan şeyler denizde damla.

– Gözümün nuru yeni anne, bak lohusa depresyonu diye bir şey var. Kadınların %75’i giriyor. Çok normal, neredeyse grip gibi bir meret. Sonradan geçiyor. Ama kendini iyi hissetmiyorsan bil ki bu yeni anne gribine tutulmuş olabilirsin. Kendini iyi hissetmediğini güvendiğin sevdiğin kişilere söyle. Yardım iste, destek al. Hatta gidebiliyorsan iyi bir psikoloğun desteğine başvur.

– Bebeğine istediğin her şeyi alabilecek maddi gücün yoksa dert etme. O alınanlar zaten yetişkinler için. Bebeciğin umurunda değil, sıcak olsun, karnı doysun, altı temiz olsun bir de sevilsin. Özel yapım kundaklar, allı güllü tulumlara onun ihtiyacı yok.

– “Bebeğimi çok seviyorum ama bu hayat da böyle geçer mi” dediğini duyar gibiyim. Böyle hissettiğin, mutluluktan bulutların üzerinde gezmediğin için vicdan azabı duymana gerek yok. Söylemese de birçok anne böyle hissediyor. Bu hayat böyle geçmez! Merak etme zaten de böyle geçmeyecek. Bak bekle gör. Eskisi gibi senin de bir hayatın olacak. Sadece bunun için acele etme. Bu ilk aylar işte biraz böyle. Kabul edersen daha kolay olur, demedi deme. Tekrar eskisi olmak zaman alacak. Koşup telaş ederek, kendine haksızlık etme. Mümkünse yavaşla. Mümkünse dışarıda seni beklemekte olan şeylere doğru aceleyle koşma. Bu zor işin üstüne başka zorluklar ekleme, sırf kendin gibi olamamaktan korktuğun için. Bırak biraz dağınık kalsın!

– Bir tanecik yeni anne. Sana iyi bir haberim var. Bebekler ağlıyor! Hepsi ama hepsi. Kimisi birazcık daha çok kimisi birazcık daha az. Bebeklerin ağlamaya ihtiyacı var. Tıpkı bizim gibi…. Ağlayınca rahatlıyorlar. Duyguları regüle oluyor. Bebeğinin ağlaması seni çok üzüyorsa bunu hatırla. Bir bebek karnı tok sırtı pekse de ağlıyor. O zamanlarda, yani nedensiz ağlamalarda, yapabiliyorsan onu kucağına al ve güvende olduğunu söyle. Susturmaya çalışma sadece rahatça ağlaması için sevgi dolu kollarını aç ki o da doya doya ağlasın. Yapamıyorsa bunu da dert etme.

– Müjdemi isterdim! Doğum kiloları gidiyor. Ama doğurur doğurmaz değil. 9 ayda gelen kilo aynı hızda gidiyor. Genişleyen bölgelere daralıyor. Vücut yavaş yavaş kendini toparlıyor.

Sevgili yeni anne kafanı uzun uzun şişirmeyeyim. Senin uzun yazı okuyacak ne vaktin vardır ne de halin. Seni seviyor ve gül ve muhtemelen biraz tombik yanaklarından öpüyorum.

Esra

Hemen Üye Ol
Remind Türkiye