“Siz de sinirleniyor musunuz?”
Hikâyelerde sabah Ladin ile sinir harbi yaşadığımı söyleyince, insanlar hayretle bana bunu sormuş. Ben sinirleniyor muyum? Hem de nasıl! Elimin tersinde olmayagörün.
Gabor Mate İstanbul’a geldiğinde bize “haklı öfke” diye bir kavramdan bahsetmiş ve fazlasıyla nazik olmanın hastalanmamıza neden olduğunu söylemişti. Hatta bize erken yaşta hastalık nedeniyle ölen birçok insanın arkasından verilen ölüm ilanlarını okudu. İlanların hepsinde, ölen kişinin hiç kimseyi kırmayan, nazik, kendisini değil hep başkalarını düşünen bir insan olduğu yazıyordu.
Hiçbir zaman nazik bir insan olmadım. Dolayısıyla daha az nazik olmak, üzerinde çalışmam gereken bir konu değil. Aksine benim zaman geçtikçe sinirlenme sıklığım azaldı. Eskiden sinirlendiğimde etkisi bedenimde çok büyük olur, o gün kendime gelemezdim. Bir iki dakikalık sinirin gerginliği sürer giderdi. Zaman içinde yaşadığım en büyük değişiklik bu konuda oldu.
Bugün sinir atağından sonra, gündelik meditasyonuma oturdum. Kalbim, biri üstüne basmış da ayağını çekmiyor gibiydi. Boynum sertti ve boğazımda bir düğüm vardı. İlk oturduğunda özellikle sıkışık ve düzensiz hisseden kalp atışımla kalmakta zorlandım ve meditasyondan kalkmak istedim.
Ama aynı zamanda karnım yumuşacıktı ve nefesimin ritmik varlığı karnımda çok hoş bir şekilde hissediliyordu. Ellerimin bacaklarımla teması sıcacıktı ve dışarıda kuşlar cıvıldıyordu.
Somatik deneyimlemede buna salınım deniyor. Dikkatin “olumlu” ve “olumsuz” duyumlar arasında gidip gelmesi… Kalbimin üstüne biri basıyor gibi hissederken, dikkatim bu zor hisle, karnımda nefesimin tatlı ritmi arasında gidip geliyor. Kuş seslerini hala duyabiliyorum. Sinir sistemi ellerimin sıcak temasının yarattığı hoş duyguyu, kuş seslerini kaynak olarak kullanıyor ve kalbimde az önceki stresin izleri yumuşamaya başlıyordu. Zannediyorum meditasyonun ortalarına doğru kalp atışım değişmiş ve tamamen yumuşamıştı. Bu “zor” ya da “negatif” duyumları/duyguları bastırmak değil. Dikkatimizin zor duyumlar varken de yumuşak ve hoş olanı fark edebilecek, ikisi arasında salınacak durumda olması. Ben buna mindful asabiyet diyorum. Genelde sinirlenmek gibi olumsuz duyguların, o an geçip gittiği halde hala bizleri etkilemeye devam etmesi, sinir sisteminin bu salınımı yapamamasından kaynaklanıyor. Mükemmel olan sitemimizde, bazı koşullanmalarla, iyileşme ve üstesinden gelme mekanizmalarının bir kısmı körelmiş olabiliyor.
Zor bir anda bu yetiyi geliştirmek mümkün değil. Yaşamımıza yoga/meditasyon gibi bir pratiği kattığımızda gelişen bu yeti, o zor anda imdadımıza yetişebiliyor.
Tabii ki sabahki arbede böyle olunca ne bedenimde ağrı ve gerginliğe dönüştü ne de günümü mahvetti. Bu arada haklı öfke, çocuklarla ilişkimiz için geçerli değil, yüzde yüz haksızdım. Akşam Ladin’den özür diledim.