Biri olmak

Biri olmak

Feminist ve ataerkil AYNI ŞEYDİR.

Bitmek bilmeyen bir inşaat olarak kimlik çabası. Feminist, vegan, muhafazakar, solcu, entellektüel vb.

Geçtiğimiz günlerde Sema Özpekmezci’ye gittim. “Sen nerdeyse vejeteryansın değil mi” diye sordum. Sema dedi ki “Esra ben beslenmeme isim koymuyorum. Canım et yemek istediğinde yiyorum ama çoğu zaman istemiyor”. Bir anda Sema’ya zaten çok olan saygım arşa yükseldi.

Echart Tolle, bir kimlik sahibi olma htiyacının insanlar için yemek, su, hava gibi ihtiyaçlardan hemen sonra geldiğini ve insanların bütün hayatlarını bu “biri” olma işiyle heba ettiklerini anlatır. Biri olmak/kimlik hiç bitmeyen bir inşaattır.

Kimlik inşaasının en belirgin semptomu isim koymak. Et yememek bir haldir. Veganım dediğiniz anda isim koyma ve yemek tercihleri üzerinden bir kimlik inşası başlar. İsim koyma ve kimlik inşaa etme çabası geçici olarak çok tatmin edicidir. Bir şeye ait olma, biri olma, bir amaca yönelme bizi sevindirir.

Orta ve uzun vadede kendine ve durumlara isim koymak kendi kuyunu kazmaya devam etmekten öteye gitmez. İsimler içimizdeki biri olmaya çalışan ve hayatımızı bir tahta kurusu gibi yiyen sistemi beslerler.

Biri olmak karşılaştırmalı bir haldir. Kendinize isim koyduğunuz anda fark edin, o isim bir karşı taraf yaratır. Bir şeye karşıdır. Kimlik yaratmanın doğası “başka biri” yaratmaktan geçer. Siz onun gibi değilsinizdir, ondan daha iyisinizdir. Biri olmanın altında hep bu diğeri olmama hali bir yer altı suyu gibi akar. Siz bunu bilseniz de bilmeseniz de.

Biri olmanın bir diğer sıkıntısı varoluşu sınırlamasıdır. Biri olmak yaşamın sunduğu sonsuz olasıklarla bütün bağınızı koparır. Kendinize feminist dediğiniz anda varoluşunuzu bu hale fikslersiniz ve feminist olmayan hallere yönelme ihtimaliniz ortadan kalkar. Vegan dediğiniz anda et yemenin (içinizden gelse bile) imkansız hale gelmesi gibi. İsimler var olma halinize bir dört duvar örer, atların taktığı gözlüğe benzerler. Size bir bağlam verirler ve o bağlam hapisaneniz olur.

Bu isim her ne olursa olsun!!! İsimlerin hepsi amacı ve niyetinden bağımsız AYNIDIR!

Feminist olmakla, ataerkil olmak aynı biri olma çabasıdır ve doğaları birebir aynıdır. İkilik yaratır ve hayatı sınırlar.

Etrafıma bakıyorum ve biri olmaktan vazgeçen o vazgeçtiği eski birine lanetler okuyan insanlar görüyorum. O lanetleri okuyarak yeni bir inşaata girişiyorlar. Yıllarca sırtlarında taşıdıkları kariyer sahibi birini sırtlarından indirip, hemen spiritüel birini, entelektüel birini sırtlarına bindiriyorlar. insanın “dur yapma, daha yeni indirdin” diyesi geliyor.

Şu satırları yazarken bile kendi içimdeki kimlik inşasını fark ediyorum. Biri olmamak üzerine yazarken biri olmak. Gülesim geliyor. Başını okşuyorum, “tamam canım hadi biraz al sırtına gezdir ama sonra lütfen bu birini sırtından indir” diyorum. Çünkü bu birileri her kim olurlarsa olsunlar çok ağırlar ve ruhunuzda dinmeyen bir ağrı yapıyorlar.

Üstelik biri olmak doğası gereği son derece bencildir. Bu nedenle büyük toplumsal fayda amaçlayan ve bir ismi olan akımların altında bu gizli bencillik yatar. Dünyayı kurtarma amacı güden işlerin çoğu bu nedenle sonuç vermez. Çünkü dahil olan insanlar için “dünyayı kurtaran biri olma” çabasından ibarettirler. Dünyanın tek kurtulusu insanların biri olma çabasını bırakmasıdır.

Dünyada biri olmaya çalışmaktan kurtulmuş, gerçekten özgürleşmiş pek az insan var. Bense özgürleşemesem de sırtımda gezdirdiğim iliğimi kemiğimi sömüren bu Esracıkları en azından beslememeyi seçiyorum. Bunun için atabileceğiniz ilk ve en önemli adım ise kendinize isim koymaktan vazgeçmek. Bu nedenle umuyorum ki hiçbir zaman beni bir ideal, kutsal amaç, politik görüş ile bağdaşmış bulmayacaksınız.

Size tavsiyem dikkatinizi kafanızın içindeki seslere verin. Tarafsızca dinleyin. Gününüzün büyük bir çoğunu biri olmaya ve başka biri olmamaya çalışarak geçirdiğinizi göreceksiniz. Bunun ilk semptomu da kendinizi karşılaştırmak ve karşılaştırma sonucu kendinizi yermek ya da övmektir. Bu iç dinamik isim koyma işi ile son bulduğunda iş işten geçmiştir. Ama her zaman geri adım atmak ve bu birilerine ve isimlere “bas git” demek mümkün.

Biri olmanın iki önemli dönemeci var:

  1. İki yaşında ego geliştiğinde (korkunç iki)
  2. Ergenlik dönemi

Her iki döneminde insan varoluşu açısından ne kadar sancılı olduğunu biliyoruz. Biri olmanın bedelinin ne olduğunu bu iki dönemin zorluğunu hatırlayarak çıkarabilirsiniz.

Ergenken halledip kurtulmamız gereken biri olma işi ne yazık ki bütün ömrümüzü ele geçiriyor.

Terapistime kaç kere “bıktım bu Esra’dan” diyerek isyan ettiğimi hatırlamıyorum. Sürekli tepemde şunu istiyor, bunu istemiyor, ona karşı, bunun yanında. Bir bas git!

Kurtlarla Koşan Kadınlar’ın yazarı Estes, eğitimlerinin birinde genç bir kız söz aldı, patriarka ve feminizm ile ilgili bir proje başlatacağını söyledi. Estes’in beti benzi attı, kızı dinledi ve yumuşakça bu tür isimleri sevmediğini söyledi. Katıldığım bütün eğitimler boyunca bir tek o kızla birebir seans yaptı. Büyük bir şefkatle “seninle konuşmamız gerekiyor” deyişini hiç unutmuyorum.

Estes benim tanıdığım en büyük aktivisttir ama kendine asla isim koymaz. İsim koyduğu anda içsel olarak neyin bittiğini ve neyin başladığını bilir.

Hayata cevap verebilir halde kalmanın, dört duvarı yıkıp var olan bütün olasılıklara genişlemenin bilinen tek yolu bu. Bunu ben değil gelmiş geçmiş bütün bilgeler söylüyor. Lütfen biri olmayınız.

Hemen Üye Ol
Remind Türkiye