Oryantasyon: Meditasyonun günlük hayat hali

Bir arkadaşım düzenli olarak devam ettirdiği meditasyon pratiğinden yaz aylarında tamamen koptuğunu söylemişti. Halbuki yaz aylarında çok daha fazla vakti vardı. ‘Neden’ diye sorduğumda, araya tatillerin girdiğini söyledi ve ‘kumsalda bağdaş kurup, gözümü kapatıp da ne yapayım’ dedi.

Meditasyon yapmak demek gözleri kapamak ve bağdaş kurmak demektir, değil mi? Büyük bir çoğunlukta böyle bir algı var. İşte bu algı, aslında meditatif zihnin gündelik hayat içine taşınmasında mental bir engel oluşturuyor.

Gözlerimizi açık tutarak bakışlarımızı yumuşak bir dikkatle etrafımıza gezdirmek de bir meditasyondur. Hatta bu uygulamaya oryantasyon deniyor. Yaşamın içinde çoğu zaman uyurgezer gibiyiz. İçinde bulunduğumuz fiziksel ortamın dahi farkında olmadan yaşıyoruz. Duyumlar aracılığı ile fiziksel ortama dikkat vermenin kendisi bir meditasyon pratiğidir ve sinir sistemi açısından sayısız faydaları vardır.

Oryantasyon sırasında duyumlarımızı bilerek dışarı yöneltiyoruz ve görmek, işitmek, koklamak bizi şimdiki zamana getiriyor. Meditasyon sırasında ise dış dünya ile duyumlar aracılığı ile bağımız sürse de, dikkat nefes ve bedendeki hislere, yani kendi iç alanımıza çevriliyor. Biliyorsunuz, meditasyon sırasında gözlerimizi kapatıyoruz. Bunun genel olarak dikkati içeriye çevirmekte bir yararı olduğu düşünülüyor. Ama size sık sık hatırlattığım gibi, gözlerinizi açma konusunda bir istek duyarsanız, her zaman açabilirsiniz. Gözlerimiz açıkken, yani dışarısını fark ederken içerisini hissetmek de farklı bir tecrübe olacaktır. Gözlerinizin açık olması, nefesinizi ve bedeninizi hissedemeyeceğiniz anlamına gelmiyor.

Etrafımızı saran fiziksel ortama dikkati vermek sinir sistemine ‘güvendesin’ mesajı verir. Çevremize uyumlanmak, zor duygular doğduğunda onlarla başa çıkmamızı kolaylaştırır. Kendimizi stres altında hissettiğimizde, dikkati bir süreliğine etrafındaki fiziksel ortama çevirmek bizi rahatlatır.

Meditasyonu gündelik hayata taşımak istiyorsak, oryantasyon bunun için en muhteşem araçlardan biri. İlk başta yavaşlamak ve etrafımızda çoğu zaman görmeden geçip gittiğimiz ve önemsiz olarak gördüğümüz şeylere dikkat vermek zor olabilir. Ama zamanla bu zorluk da ortadan kalkacaktır.

Eğer bakışları serbestçe gezdirmek zor geliyorsa, kendine küçük bir görev ver. Etrafımızı saran fiziksel ortamda serbestçe gezmek yerine üç yeni şey keşfetmek üzere gözlerini çevrede gezdir. Bu da tıpkı nefesi saymak gibi, işimizi kolaylaştıran bir teknik; ilk başlarda bu tür tekniklerden daha çok destek almak gerekebiliyor. Git gide bu tür desteklere ihtiyaç azalabiliyor. İhtiyaç duyduğunda hem nefesi sayabilir, hem de oryantasyon sırasında yeni bir şeyler bulma safarisine çıkabilirsin. Tabii ki yolculuğunda bu tekniklere de takılıp kalma… Şimdilik sadece, bakışları serbestçe dolaştırmak ya da nefesi hissetmek için alan açmayı ihmal etme!

Bu yazı hthayat.haberturk.com’da yayınlanmıştır.

Hemen Üye Ol
Remind Türkiye