Dokunmanın Sinir Sistemine Etkileri

İnsanlar dahil tüm memeliler sosyal varlıklardır. Sinir sistemlerimiz sosyal olmak üzere tasarlanmıştır. Pek çok memeli hayvan sürüler veya gruplar halinde, insanlar ise aileleri ile birlikte kabileler halinde yaşarlar. İnsanın doğası gereği dokunmaya ve bir arada olmaya ihtiyacı vardır.

Sinir sistemimizin yükselip/ alçalan, genişleyip/ daralan bir ritmi vardır. Heyecanlandığımızda, şaşırdığımızda, sevindiğimizde korktuğumuzda yükselir. Rahatladığımızda, uykumuz geldiğinde, sindirim başladığında, doğal hissettiğimizde alçalır.

Sinir sisteminin yükseldikten sonra nasıl alçalacağını, çok alçaldığında nasıl yükseleceğini anne baba gibi bize birincil bakım veren başkalarından öğreniyoruz. Bu doğru yapıldıysa kendi kendimizi regüle edebilir hale geliyoruz (yani sinir sistemimiz gerekli durumlarda yükselip, gerektiği zaman alçalabiliyor), ama doğru yapılmadıysa; özellikle stresin fazla olduğu durumlarda kendi kendimizi regüle etmekte çok zorlanıyoruz. Örnek vermek gerekirse; tehlikenin geçtiği veya stres unsurunun ortadan kalktığı durumlarda sinir sistemimizin hala yüksek olmaması gerekiyor veya tehlike anında sinir sistemimizin yükselmesi gerekiyor.

Böyle durumlarda dokunmak çok önemli. Birinin dokunarak bizi sakinleştirmesi, kendi varlığını hissettirmesi, sinir sistemi için “yalnız değilim, şu anda her ne yaşıyorsam yaşayayım yanımda biri var” mesajı veriyor ve bu bile tek başına yeterli olabiliyor. Dokunmayı günlük hayatlarımızda farkında olmadan yapıyoruz. Arkadaşlarımızla kucaklaşıyoruz, sarılıyoruz, onların sırtını sıvazlıyoruz, konuşurken temas kuruyoruz… Pandemi döneminde sosyal mesafeyi koruyalım derken sinir sisteminin en temel ihtiyaçlarından biri olan dokunmadan mahrum kaldık. Bu mahrumiyet ise bedenlerimizde strese neden oldu. Yaşadığımız bu stres ise bedenlerimizde pek çok ağrıya neden olabilir. İzole ve soyutlanmış olmak bizim gibi sosyal varlıklar için hiç kolay değil.

Psikolog Esin Yardım ve Beden Terapisti & Somatik Deneyimleme Uygulayıcısı Baran Ergenç’in bu dönemde uygulamamızı önerdiği pratikler:

  • Oturduğumuz yeri hissederek, bacaklarınızın koltuk veya sandalye ile olan temasını, yerin desteğini fark edin. Bunu yapmaya başlayınca yer çekiminin izin verdiği yerleri hissetmeye başlıyor olabilirsiniz. Pelvik tabanınızda oturduğunuz yerin desteğini fark edin, nasıl? Belki minicik hareketlerle omurgayı hareketlendirebilirsiniz. Etrafınıza, sevdiğiniz eşyalara bakarak oryantasyon da yapabilirsiniz. Şimdi bedeninizin en çok ihtiyacı olan şey nedir, ona bir bakın. Belki omuzlarınıza dokunmak olabilir. Ellerinizi çapraz bir şekilde omuzlarınıza yerleştirip, ellerinizin omuzlarınızla olan temasını hissedin. Bu, temas ederek kendinizi sakinleştirebileceğiniz basit bir dokunuş.
  • Ellerini leğen kemiğinin hemen üstüne koyup hafifçe tut. Bir süre kaldıktan sonra ellerini dizlerinin üstüne koy ve hafifçe itmeden, kollarının ağırlığını da bırak dizlerine. Bu esnada yerle olan temasını yenilemiş oluyorsun. Bu çalışma ile o anda ne yaşıyorsak onun duygusunu da fark ediyoruz ve regüle oluyoruz.

Beden çok yoğun strese maruz kaldığında enerji daralır ve yukarı doğru çıkar. Başımız ağırlaşır, alnımızda ağrı olur, boynumuz başımızı taşıyamaz hale gelir. Yaptığımız topraklanma egzersizleri bedendeki akışın normale dönmesini ve yukarı doğru yoğunlaşan ve daralan enerjinin genişleyip aşağıya doğru inmesini sağlıyor.

Omuz eklemi ve leğen kemiği, kolların ve bacakların gövdeye bağlandığı bölgelerdir. Stres altındayken bacaklarımız veya kollarımız aktive olur. Kaçma tepkisi olduğunda bacaklarda bir aktivasyon gerçekleşir. Onu takip eden kaçma davranışı gelmediğinde ise enerji bu bölgelerde takılı kalır. Kollarımızın ve bacaklarımızın gövdeye bağlandığı yerlerle bir süre temasta kaldığımızda, bu bölgelerde takılı kalan tepkilerin belli bir seviyeye kadar beden bütünlüğü ile entegre olmasını sağlayabiliyoruz.

  • Böbreklerimiz stresten en çok etkilenen organımız. Bu nedenle böbreklerimizi desteklememiz gerekiyor. Ellerimizi üzerine yerleştirdiğimizde böbreklerimizin hareket ettiğini fark etmemiz veya kalp atışı gibi hareketlerin varlığını hissetmemiz normal.
  • Sağ elinizi sol koltuk altınıza koyup, sol elinizi karnınıza yerleştirin. Sol elinizi karnınıza koymak yerine sağ dirseğinizin üzerine de yerleştirebilirsiniz. Dikkatini elinin temas ettiği bölgelere getir ve buraları hissetmeye çalış. Bu temasla kendinle ilişki kurmaya başlıyorsun. Burada ihtiyacın kadar kalabilirsin.
  • Çoğunlukla bir yerimiz ağrıdığında o bölgeye ağrıyı geçirmek için dokunuruz. Eğer dayanılabilir seviyede ise temasla destekleyip ağrıyla kalmayı deneyebilirsin ve bu ağrı buradaysa bana ne anlatmaya çalışıyor diyerek birkaç saniye kalıp bakmayı araştırabilirsin. Beden duyulduğunu hissettiğinde verdiği tepkiler de değişiyor. Bedendeki tüm duyumlar geçici; en kötü ağrı da haz da geçiyor. Dokunarak bedenimde ağrıyan yer ile yakın ilişki kurabiliyor muyum? O kurduğum ilişki ile bedenimin bana ne demek istediğini biraz daha iyi duyabiliyor muyum?

Başkalarına dokunarak nasıl destek olabiliriz?

  • Kaygı anında, nerede olduğunun çok farkında olmayan, zihni karışmış biri için uygulanabilecek en güzel pratik izin aldıktan sonra ayaklarınızı ayaklarının üzerine koyup çok bastırmadan, sadece ayakların kendi ağırlığı ile birlikte topraklanma duyumunu artırabilirsiniz. Bu oldukça regüle edici uygulamadır.
  • Az öncesinde kötü bir olay yaşamış, kaygı seviyesi artmış biri için yine izin istedikten sonra ellerinizi kürek kemiklerinin arasına koyun. Daha sonra “benim elim sabit, sen ağırlığını ne kadar istiyorsan o kadar bırakıp yaslanabilirsin” diyerek kişinin burada ihtiyacı kadar kalmasını sağlayabiliriz.
  • Daha yakından tanıdığınız insanlara ise elinizin iki parmağı ensede, iki parmağı kafatasına temas edecek şekilde dokunup, yine ağırlığını istediği kadar bırakmasını söyleyebilirsiniz. Bu çalışma kaygının çok yükseldiği, baş bölgesinde hissedildiği, baş dönmesi vs. gibi durumlarda çok destekleyicidir.
Hemen Üye Ol
Remind Türkiye